Yazılı Basın

Mutlu dünya için mutlu keşifler!< Geri


Çocukların dünyası büyükler için hep imrenilir olmuştur. Bu harikulade dünyayı daha da renklendirip minik dimağlara yepyeni ufuklar açmak, onlara kâinatı başka bir gözle okumayı öğretmek hiç de zor değil.

Siz hiç üflemeden ve hava vermeden şişen bir balon gördünüz mü? Ya da faydalı mikroorganizmaların ekmek ve hamur işlerini kabarttığını biliyor muydunuz? Peki, bir volkan simülatörü nasıl yapılır? Bu sorular size basit gelebilir ama bunlara kafa yoran 6-12 yaş arasındaki çocuklar bambaşka ufuklara yelken açıyor. Uzun zamandır ‘enteresan’ çalışmalara imza atan bir dernekteki minikler, günlük hayatta gördükleri birçok olayı artık bilimsel olarak açıklıyor, yeni sorularla kâinatı merak etmeyi öğreniyor.

İstanbul Üsküdar’da hizmet veren Mutlu Aile-Mutlu Çocuk Derneği, aile yapısının dejenerasyona uğratıldığı günümüzde “aile kurumunun kutsiyetinin devamlılığını koruma” amacıyla 21 Mart 2005’te kurulmuş. Dernek, anne-baba ve çocuklara eğitim ve bilgilendirme programları düzenliyor. Günümüzde hızla yaygınlaşan bireyselleşme yerine, üstlendiği organizasyonlarla öz kültürümüzde var olan “beraberce yaşama”nın önemine vurgu yapıyor. Çocuklar için de “Mutlu Şirinler Çocuk Evi, Mutlu Çocuk Okuma Grupları, Genç Kız ve Çocuk Kulübü, Abi-Abla Modeli, Yaz Okulu ve Yaz Kampı” gibi etkinlikler düzenliyor. Her programın merkezinde ise kendi kültür ve ahlâkını bilen başarılı, mutlu çocuklar yetiştirmeye katkı sağlamak var. Her hafta cumartesi günleri düzenlenen “Geleceğin Mucitleri” programı da bu organizasyonların tamamlayıcısı niteliğinde. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü mezunu Ayşe Kuralay bu organizasyonun fikir annesi ve uygulayıcısı. Fakat projenin hayata geçiş süreci ilginç…
 

BİLİMSEL AÇIKLAMA, ARTIK ALIŞKANLIK OLDU

Ayşe Hanım, anne olunca önceliği yavrularına verip iş hayatından uzak kalır bir süre. Aldığı eğitim sebebiyle birçoklarının farkına varamadığı olayları gözden kaçırmaması onun en önemli özellikleri arasındadır. Dolayısıyla çocuklarının da bu farkındalıkla hayata bakmalarını, yaşadıkları evreni keşfetmelerini, bu kadar nizamlı bir yapının muhteşemliğini görmelerini arzu eder hep. Derken zamanla evde deneyler yapmaya başlar. Çocukları Saliha Nur (11), Abdullah Sadık (10) ve Zeynep Şükriye (6) annelerine sorular sorar ve zamanla gökyüzüne baktıklarında da bahçedeki çiçekleri gözlemlediklerinde de diğer çocuklardan farklı mülahazalar içinde olurlar. Ayşe Hanım, çocuklarına bilimsel açıklamalar yapmanın artık alışkanlık hâline geldiğini anlatıp birkaç örnek veriyor: “Yemeğin tuzunu en son atmamızın sebebi daha fazla ısı kaybını önlemek. Bir maddeye tuz eklediğinizde kaynama noktasını yükseltmiş oluyoruz, bu da daha fazla ısı ve yemeğin daha geç pişmesi anlamına geliyor. Kışın kar yağdığında yollara tuz atılmasının nedeni ise karın erime noktasını düşürmek. Su dolu bir kavanozu buzluğa koyduğunuzda kavanoz çatlayabilir. Çünkü su donduğunda hacmi genişler.” 

Çocuklar evde yapılan deneylerden o kadar keyif alıyorlar ki annelerine sürekli ‘yeni deneyler’ yapalım diyorlar. Evin ortanca çocuğu Abdullah Sadık (10) bir gün küvette banyo yaparken heyecanla annesine seslenmiş: “Anne bir şey keşfettim, maşrapayı suyun içine ters daldırdığımda tekrar geri çıkarmak çok güç oluyor. Sanırım bunun sebebi hem suyun kaldırma kuvveti hem de hava basıncı.” diyerek doğru cevabı bulmuş. 

Yıllar içinde yüzlerce deneyin yapıldığı bu evde zaman zaman komiklikler de yaşanmıyor değil. Evde bir gün havanın kaldırma kuvveti ile ilgili deney yapılır. Salondaki büyük sehpa ters çevrilir, altına önceden şişirilmiş balonlar bir bir dizilir. Üç çocuk ve Ayşe Hanım dengeli bir şekilde sehpanın üzerine oturur. Fakat onlarca ağırlığa rağmen balonların hiçbiri patlamaz. Tam o esnada kapı zili çalar. Dış kapıdaki evin reisi Halis Bey’dir. Fakat ev ahalisi balonların üzerinde oturduğu için hareket edemez ve hep bir ağızdan bağırır: “Deney yapıyoruz, görmek istersen kapıyı anahtarınla açmalısın.” Halis Bey, karşılaştığı tablo karşısında çok şaşırır ve şoku atlatır atlatmaz kahkahalarla gülmeye başlar. 
 

DENEYLER HAYATA BAKIŞLARINI DEĞİŞTİRİYOR 

Mutlu Aile-Mutlu Çocuk Derneği’nde düzenlenen deney faaliyetlerine gelince; orada cumartesi öğlene kadar çocuk kulübü faaliyetleri var. İki grup şeklinde eğitim veriliyor. Ders 40 dakika sürüyor. Yapılan deneyler için pahalı aparatlara, laboratuar ortamına ihtiyaç yok. Belli zamanlarda anne-babalara eğitim vermek için tahsis edilmiş kocaman bir salondaki masalar ‘u’ şeklinde diziliyor. Herkes o haftanın deneyi için gerekli malzemeleri evinden getirmiş oluyor. Bazen kuru maya, şeker, sirke, pipet gibi malzemelere bazen de kaynatılmış lahana suyuna ihtiyaç duyulabiliyor. Her hafta sadece bir çalışma yapıldığı için deneye konu olan bilimsel gerçek hayatın içindeki örnekleriyle ayrıntılı olarak anlatılıyor. Mesela asitle bazı ayırt etmek için mor lahana suyu ile sirke, limon, karbonat ve deterjan kullanılıyor. Yüzey gerilimini öğrenmek için de yağlı süt, toz boya ve bulaşık deterjanı gerekiyor. Üflemeden balon şişirebilmek için de toz maya, şeker ve sudan faydalanıyorlar. Bu esnada ekmeklerin içindeki küçücük boşlukların neden kaynaklandığını, tüm yapım aşamalarını da öğreniyorlar… 

Çocuklar burada çok enerjikler. Ayşe öğretmenleri daha deneyle ilgili ön bilgileri verirken fikir yürütmeye başlıyorlar. Hatta içlerinde “Bilim adamı olmak istiyorum” diyenlerin de sayısı oldukça fazla. Ayşe Kuralay çocukların hayata, etraflarındaki ‘sıradan’ olaylara bakış açılarının geliştiğini, çok soru sorup öğrendikleri bilgiler ışığında yorum yaptıklarını söylüyor. Kuralay’ı en çok memnun eden; çocukları bilgisayar ve televizyonun etkisinden uzaklaştırıyor olmak. Çünkü deneylerle birlikte çocukların gündelik hayata bakış açıları değişiyor. Üstelik daha anlamlı ve önemli şeylere merak salıyorlar, kafalarına takılan ayrıntıları araştırıp yeni deneyler bulmaya çalışıyorlar, farklı bir hobi ediniyorlar. Üstelik öğrendiklerinin derslerine de ciddi katkısı oluyor. 

“Çocuklarımız bilimsellikten uzak yetiştirilmemeli” diyen Ayşe Hanım’a göre okullarda yeterli laboratuar yok ve fen bilgisi dersleri kitaplarda okunduğu şekliyle kalıyor. Sınıfların kalabalıklığından uygulamaya da yeterince önem verilmiyor. Derste volkan patlaması işleniyor. Fakat bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyor öğrenciler. Oysa bir pet şişenin etrafını hamurla kapladıktan sonra içine bir miktar karbonat, su koyuluyor. Üzerine biraz da sirke döküldüğünde karbondioksit gazı oluşuyor ve şişenin içinden köpükler kabararak dışarı çıkıyor. Yani karbondioksitin volkan içindekileri nasıl dışarı fırlattığı, lavların nasıl oluştuğu bu deneyle gözlemlenebiliyor.
 

DENEYİM ÖĞRETMENİM!

Mutlu Aile-Mutlu Çocuk Derneği’nin kapısı herkese açık. Deney programının aylık ücreti ise 40 YTL. Ayşe Hanım’ın 45 öğrencisi var halihazırda. 1, 2 ve 3’üncü sınıflardan bir grup, 4 ve 5’inci sınıflardan da ikinci bir grup var. Deneylerdeki bilgi düzeyi iki grupta farklı. Çünkü yaşı küçük olanlar fazla ayrıntıdan ve bilimsellikten sıkılıyor, anlamakta zorlanıyor. Onlara konular anlatılırken basit, pratik ve anlaşılır bir dil kullanılıyor. Ayşe Hanım yaşları küçük başka bir grupla deney yaparken şöyle bir olay yaşanıyor: “6 yaşındaki Melih bana heyecanla bir şey sormak istiyordu. ‘Deneyim öğretmenim, deneyim öğretmenim’ diye söze başlayınca adım deneyim öğretmeni kaldı.”

Uzun zamandır kendi mesleğiyle alakalı iş yaşamını sürdüren Ayşe Hanım, bilimselliği çocukların anlayacağı seviyeye indirebilmek için bolca yabancı kaynaklardan istifade ediyor, araştırmalar yapıyor. Bazı deneyleri küçük öğrencilerinin anlamayacağını düşünüp bir kenara bırakabiliyor. Bazen de kafasında şimşekler çakıyor, tüm taşlar yerine oturuyor. O ‘anlaşılmaz’ deneyi oyunlaştırarak anlatabileceği yeni bir yöntem buluyor. Şüphesiz anne-babalar karşılarında televizyon ve internetteki sanal âlemde kaybolan bireyler yerine yaşadığı dünyayı keşfetmeye çalışan, meraklı, dinamik, güçlü nesiller görmek ister. Belki de bu çok önemli yolun açılması için birkaç küçük deney yeterlidir. 

 

19.05.2008 | Tûba Kabacaoğlu

 

Web Tasarım