İSKELET SİSTEMİMİZ< Geri
Çocuklar bir bina düşünelim:sütunları, direkleri olmasaydı ayakta kalır mıydı acaba?
Eğer iskeletimiz olmasaydı, vücudumuz bir pelte gibi olur; koşamaz,yürüyemez, kollarımızı kaldıramaz, kafamızı dik tutamaz, ellerimiz ile bir şeyleri kavrayamazdık.
İnsan iskeleti, eklemler ve bağlarla birbirine tutturulmuş mükemmel bir tasarım örneğidir.Günlük hayatımızda yürüme, koşma, oturma, eğilme, atlama, uzanma, kavrama, sarılma vb. fiillerimizi düzgün bir şekilde gerçekleştirebilmemiz iskeletimizi oluşturan kemiklerin ne kadar ölçülü, planlı bir şekilde yaratıldığını bize göstermektedir.
Vücudumuzda bulunan bütün kemiklerin uzunluğu,şekli,yapısı bulunduğu organın görevi ile birebir uyumludur.
Mesela, parmaklarımızdaki kemikler kısadır, ellerimizle nesneleri daha iyi kavrayabilmemiz açısından bu önemlidir.
Sırt kemiğimiz(omurga) vücudumuzun dik durmasını, eğilip, doğrulmamızı sağlar.
Yine göğüs kafesimizin şekli , zarar görmesi halinde hayati önemi çok yüksek olan kalp,akciğer,..gibi organlarımızın korunması açısından çok önemlidir.
Vücudumuzun yönetim merkezi beynimiz ise kafatası denilen son derece sağlam bir muhafaza içinde korunmaktadır.
Küçük çocukların kemikleri başlangıçta kıkırdak yapıdadır: esnek ve yumuşak olan kıkırdak dokuları sayesinde bebek ve anne doğum esnasında meydana gelebilecek tehlikelerden korunmuş olur.Öte yandan kemiklerin bu özelliği sık sık düşen veya düşme tehlikesi içinde bulunan küçük çocukların korunmasını sağlar.
Çok ilginçtir ki vücudumuz büyüdükçe kemiklerimiz sertleşir, sadece eklemlerin yüzeyleri ve kemik uçları kıkırdak olarak kalır.Bu özellik sayesinde kemiklerimizin aşınması engellenir ve vücudumuz daha esnek ve estetik bir görünüme sahip olur.Yoksa hareketlerimiz robotlar gibi mekanik ve sert olurdu.
Kemiklerin ana maddesi kalsiyumdur. Kalsiyum içeren besinler süt ürünleri,balık ve yeşil sebzelerdir.Yediğimiz birçok gıda içerisinden maddelerin sindirim yolu ile ayrışarak kana karışması ve kanda bulunan birçok madde içerisinden de kemik hücrelerine tam da onun ihtiyacı olan maddelerin yani kalsiyumun geçmesi ise ayrı bir mucizedir.Eğer bir anne adayı yeterince kalsiyum içeren besinlerden tüketmiyorsa karnındaki bebeğin ihtiyacı olan kalsiyum bebeğe annenin kemiklerinden sağlanmaktadır.Bebeğin acziyetine binaen rahmeti ilahiyenin tecellisidir bu.
Kemikler nasıl hareket eder?
Kemikleri hareket ettirebilmemiz için kaslara ve kemikler arasındaki esnek bağlantıları sağlayan eklemlere ihtiyacımız var. Hareket etmemiz kasların,eklemlerin ve kemiklerin birlikte uyum içinde çalışmasından geçiyor.
Kemikler canlı mıdır?
Kesinlikle evet.Tonlarca yaşayan hücre onların büyümesine ve kendini onarmasına yardım eder.
Vücudumuzdaki diğer hücreler gibi, kemik hücreleri de yaşamını sürdürmek için kan hücrelerine bağlıdır.Kan kemiklere yiyecek ve oksijen taşır, atık maddeleri alır.
Eğer kemikler canlı hücrelerden olmasaydı, kırılan ayaklar ve kollar asla kaynamazdı.
İnsan vücudunda bulunan kemik veya kemiklerin bir kaza sonucu çatlaması, kırılması durumunda adeta gizli bir el tarafından tekrar tamir edilmektedir.
Kemik iliği nedir?
Kemiklerin birçoğunun içi boştur. Bu onları daha güçlü ve hafif yapar. Kemiklerin içinde yer alan kemik iliği kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin oluşumunda görev alır. Kırmızı kan hücreleri vücudun bütün kısımlarına oksijenin dağılmasını sağlar ve beyaz kan hücreleri mikroplar ve hastalıklarla savaşır.Cansız zannettiğimiz kemiklerin birer kan üretme merkezi olduklarını bilmek oldukça şaşırtıcı.
Bunları Biliyor musunuz?
Yeni doğmuş bir bebeğin 300den fazla kemiğe sahip olduğunu ,büyüdükçe bu kemiklerin bazılarının birbirine kaynadığını ve yetişkin birinin sadece 206 kemiği olduğunu biliyor muydunuz?
Bir insanın elinde 27 kemik, yüzünde 14 kemik vardır.Vücudumuzdaki en uzun kemik baldır kemiğidir, boyumuzun 4de 1 i kadar.
İnsanların ve zürafaların boyunlarındaki kemik sayısının eşit olduğunu biliyor muydunuz?Zürafaların kemikleri sadece daha uzun.
Her 2 yılda bir hücrelerimizin tamamının (kemik hücreleri de dahil) yenilendiğini, adeta 2 yılda bir yepyeni bir insan olduğumuzu biliyor muydunuz?